Patnos L Tipi Kapalı Cezaevi’ndeki siyasi tutuklu Mizgin Kayıtbey, Lale Kabişen ve Nazlıcan Barışer isimli tutuklular, erkek gardiyanlar tarafından saatler süren işkencede ‘domuz bağıyla bekletildi
haber için tıklayınBizden Haberler
İki sözleşmeli askere Afgan kadına tecavüzden üst sınırdan ceza
21 Ağustos 2023 Mahmut Bozarslan
haber için tıklayınErkek şiddeti Haziran 2023
Haziran 2023’te basına yansıyan erkek şiddeti, kadın cinayetleri, çocuğa yönelik şiddet, cinayete teşebbüs, taciz, cinsel şiddet, tecavüz ve yaralama vakalarının gün gün tam listesi.
Elif Yılmazlı İstanbul – BİA Haber Merkezi
haber için tıklayın‘Şüpheli ölümlerin’ adresi Kandıra: ‘İntihar’ dediler darp izleri var!
Marta Sömek JIN NEWS
İSTANBUL – “Şüpheli ölümlerin” adresi olan Kandıra Cezaevi’nde 20 Mart’ta “şüpheli” bir şekilde yaşamını yitiren adli tutuklu Duygu Koral için cezaevi idaresinin “intihar etti” iddiası ardından vücudunda çok sayıda darp izi ve morluk ortaya çıktı. Sonuna kadar takipçisi olacaklarını söyleyen Duygu’nun avukatı İHD Genel Başkanı Eren Keskin, “Bize göre her halükarda cinayettir bu olay” dedi.
haber için tıklayın“Çocuklar için koruyucu belge olan İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülmeli”
İHD, 2 yaşındaki çocuğun cinsel istismar nedeniyle hayatını kaybetmesinin ardındın, “Devlet, yükümlülüğünü yerine getirerek; çocuğa karşı istismar suçu işleyen her türlü kişi, kurum ve yapılarla ilgili cezasızlık politikasına derhal son vermeli” dedi.
İstanbul – BİA Haber Merkezi
haber için tıklayınAP, İstanbul Sözleşmesi’nin birlik genelinde uygulanmasını kabul etti
Sözleşme böylece artık, uygulamayı reddeden Macaristan ve Slovakya gibi muhafazakâr Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkeler için de geçerli olacak.
İstanbul – BİA Haber Merkezi
haber için tıklayınİHD: Cezaevlerindeki ölümlere dair şeffaf soruşturma yürütülmeli
8 MART DEPREM VE KADINLAR
Bu yıl 8 Mart’a büyük bir deprem acısıyla giriyoruz. Önlemler alınmadığı ve bilimsellikten uzak davranıldığı için birçok insanımız canını kaybetti. Bu kaybolan canlar arasında, çok sayıda kadın ve kız çocuğu da bulunuyor.
Acılıyız ve öfkeliyiz.
Kadınlar, deprem felaketinin ardından, hak ihlalleriyle de karşılaştılar. Maalesef ki birçok yardım malzemesine erişmekte, güçlük çektiler. Sokaklarda kaldılar, çocuklarını, eşlerini, yakınlarını kaybettiler. Bu büyük acının yaralarının sarılması, uzun zaman alacak, bunu hepimiz biliyoruz.
Ancak, bir taraftan kadın mücadelesi de devam ediyor. Çok sayıda kadın, deprem bölgesinde, bölgedeki cezaevlerinde mahsur kalarak, büyük hak kayıplarına uğradı.
Çok korktular, yalnız bırakıldılar, aileleri ile iletişim kuramadılar.
Gerçekten aklın alamayacağı kadar, büyük hak ihlalleri yaşandı. Bu büyük hak ihlallerine, depremde yaşanan büyük acılara, alınmayan önlemlere karşı hak mücadelesi veren, basın açıklaması yapan insanlara bile devlet şiddeti kullanıldı. Birçok kadın, bu gösterilerde gözaltına alındı ve kötü muameleye maruz kaldı.
Kadına yönelik şiddet, her alanda varlığını devam ettiriyor. Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosu olarak, yıllardır var olan geçmişten bu yana devlet politikası olan kadına yönelik devlet kaynaklı şiddetin, var gücüyle devam ettiğini gözlemliyoruz. Kadınlar sokak gösterilerinde, gözaltında, ev baskınlarında, köy baskınlarında hala devlet şiddeti yaşamaya devam ediyor. Maalesef, gözaltına alınan kadınlara karşı “Mandela Kuralları” işletilmiyor. Oysa Türkiye Cumhuriyeti devletinin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi haline gelen bu kurallara, bağlılık sözü var.
Türkiye Cumhuriyeti devleti, kadına yönelik şiddetle ilgili kendi iç hukukunu uygulamadığı gibi altına imza attığı uluslararası sözleşmeleri de uygulamamakta direniyor. Bu alanda yapılmış en önemli sözleşme olan “İstanbul Sözleşmesi” maalesef ki bir imza ile feshedildi.
Bu sözleşmede, coğrafyamızda yaşayan kadın hareketinden gelen kadın hukukçuların, çok büyük bir emeği vardı. Bu emek hiçe sayılarak sözleşme feshedildi. Sözleşmenin feshedilmesinin ardından, kadına yönelik şiddette ve kadın cinayetlerinde büyük bir artış gözlendi. Aynı zamanda devlet dilinin sertleşmesi, uygulamalara da yansıdı.
Cezaevlerinde bulunan kadın mahpuslar, büyük hak kayıplarına maruz bırakılıyor. Özellikle hasta mahpusların, tedavi hakları çoğu yerde engellendiği gibi cezaevinde kalamayacak durumda hasta olan mahpuslara, maalesef ki adli tıp, cezaevinde kalabilir raporu verdiği için cezaevlerinde ölümü bekliyorlar.
Örneğin müvekkilimiz Fatma Tokmak, ağır kalp hastası olduğu halde ve yıllar önce verilen adli tıp raporu bulunmasına, İnsan Hakları Vakfı’nın cezaevinde kalamaz raporuna rağmen hala cezaevinde tutulmaya devam ediyor.
Müvekkillerimizden trans kadın Buse Aydın, uyum ameliyatı geçirmesine ve yasal olarak kadın kimliğine sahip olmasına rağmen, hâlen erkek cezaevinde hücrede tutuluyor.
HDP eski milletvekili doktor Semra Güzel, gözaltından hastaneye götürüldüğünde, kendisine kadın bir doktor tarafından ‘Burada İstanbul Protokolü geçmiyor.’ denilebiliyor.
Maalesef ki Türkiye’de yargı pratikleri çok kötü durumda.
Açık kadın cezaevlerinde, özellikle adli mahpuslar, idareler tarafından adeta bir emir eri gibi kullanılıyor ve cezaevinin bütün temizliğini onlara yaptırılıyor. Bu “açık eziyet” suçunu oluşturuyor. Yaptıkları telefon görüşmeleri ve birbirleriyle iletişimleri de sürekli izlenerek bu kadınların özel hayatları ihlal ediliyor.
Bir kez daha tekrarlıyoruz “kadına yönelik şiddet politiktir”. Devlet dili sertleştiği oranda kadın ve LGBTİ+’lara karşı şiddet artıyor. Bu tamamen bir “devlet politikası”
Bizler, bir kez daha kadına yönelik şiddet konusunda, yargı makamlarını ve devlet yöneticilerini kendi iç hukukunu ve altına imza attığı uluslararası sözleşmelere uygun davranmaya davet ediyoruz.
Cinsel Şiddete Karşı Hukuki Yardım Derneği
Av. Eren Keskin, Leman Yurtseven
Av. Jiyan Tosun, Av. Jiyan Kaya
Bakanlık trans mahpus Buse’nin kadın hapishanesi talebine kayıtsız
Trans mahpus Buse Aydın’ın avukatı Jiyan Kaya, “Buse’nin Bakırköy veya Gebze cezaevlerine nakledilmesi konusunda dilekçe verdik. Ancak 3 aydır dilekçemize yanıt alamadık. Kadın bir mahpusun erkek cezaevinde kalması hukuka da aykırı” diyor.
Evrim Kepenek – bianet
haber için tıklayınDevlet, Kürt kadın iradesini kırmak için 1990’lardan günümüze kadın bedeni üzerinden işkenceyi sistematikleştirdi.
JINTV | KADIN TARIHI – Eren Keskin
haber için tıklayın