Bizden Haberler

Kadına Yönelik Şiddet Artarak Devam Ediyor

25 Kasım 2024 tarihinde de kadına yönelik şiddet alanında hiçbir iyileşmeden söz etmek mümkün değil!

Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosu olarak, 1997 yılından bu yana devlet güçleri tarafından cinsel işkenceye maruz kalan kadın ve trans kadınlara ücretsiz avukatlık hizmeti vermekteyiz. Bugüne kadar çok sayıda işkence yöntemi ile karşılaştık. Ancak cinsel işkencenin diğer işkencelerden ayrı, kişiyi çok daha fazla etkileyen bir işkence yöntemi olduğunu biliyoruz.

Cinsel işkence, açıklanması en zor olan işkence biçimi… Böylesine feodal, militer ve erkek egemen değer yargılarıyla donatılmış bir toplumda, kadınların yaşadığı cinsel işkenceyi açıklamaları da kolay olmuyor. Ancak kadın hareketinin güçlenmesi ve özellikle kadınların mücadelesiyle 2005 yılında TCK’da Kadına Yönelik şiddet konusunda önemli değişikliklerin yapılması ve ardından yine kadınların mücadelesi sonucunda imzaya açılan Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi, tüm kadınlar için büyük kazanımlardı.

Ancak hepimizin bildiği gibi 2011 yılında ilk imzacısı olan Türkiye Cumhuriyeti devleti, Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi’nden 2021 yılının Mart ayında imzasını geri çekti. İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın geri çekilmesi ne yazık ki kadına yönelik şiddet konusunda ki toplumsal algıyı çok olumsuz yönde etkiledi ve kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinde büyük artış gözlendi.

Gözaltı merkezlerinde ve cezaevlerinde de kadına yönelik şiddet giderek yükseliş göstermeye başladı. Bir kere her şeyden önce söylemek gerekir ki, çıplak arama, hem gözaltı merkezlerinde hem de cezaevlerinde son derece yaygın olarak kullanılmaya devam edilmekte. Oysa çıplak arama Birleşmiş Milletler Mandela kurallarına tamamen aykırı ve cinsel taciz içeren bir yöntem.

Kadınlar gözaltında çok çeşitli işkence biçimlerine maruz kalıyorlar. Uzun süre ters kelepçe ya da düz kelepçe ve sıkı kelepçeyle uzun süre tutuluyor, çok uzun süreler doğal ihtiyaçları karşılanmıyor, çıplak aramaya maruz kalıyorlar, bunun dışında tehdit ve hakaretlere yoğun olarak maruz kalıyorlar.

İstanbul Protokolü, çok önemli bir belge. Ancak maalesef ki, gözaltı merkezlerinden hastanelere götürülen kadınlara ve trans kadınlara İstanbul Protokolüne aykırı uygulamalar yapılmakta. Şöyle ki; doktorun muayenesi sırasında kelepçesiz ve sadece doktorla işkence mağdurunun bir arada olması gerekirken, bu yapılmıyor ve polisler ya da jandarma muayene odasına işkence mağduruyla birlikte giriyorlar.

İstanbul Protokolü’ne uygun davranan hekimler bu konuda uyarılarda bulunsa da, çok sayıda hekimin bu konuda yeterli duyarlılığı göstermediğini yakından biliyoruz.

Yine cezaevlerinde özellikle izolasyonun çok yaygın olduğunu toplum olarak bilmekteyiz. Ancak son 10 yılda özellikle “süngerli oda” adı verilen, kişinin tamamen her türlü sesten ve kişiden izole edilmesi anlamına gelen uygulama, çok yaygınlaşmış durumda ve 2021 yılında Kandıra cezaevinde yaşamını yitiren Garibe Gezer’in katili ‘süngerli oda’ diyebiliriz.

Garibe Gezer süngerli odada kendisine dayatılan izolasyona karşı çıktığı için yaşamını yitirmiştir. Bugün hala ‘süngerli oda’ uygulamaları ne yazık ki birçok cezaevinde devam etmektedir.

Kadınlar gözaltında ya da cezaevinde hastaneye ve duruşmaya gidiş gelişlerde cinsel işkence ya da taciz başvurularında da bulunmaktadırlar. Sözlü taciz ve tecavüz tehdidi çok yaygın bir uygulamadır. Bunun dışında kadınların saçlarının çekilmesi, vücutlarının ellenmesi gibi yöntemler de sık sık uygulanmaktadır.

Cezaevlerinde birçok hasta mahpus kadın bulunmaktadır. Ne yazık ki birçok cezaevinde yeterli doktor değil hiç doktor bulunmadığı anlar söz konusu olmaktadır. Birçok hasta mahpus kadın, tedaviye erişim engeli yaşamaktadır. Kaldı ki birçok hasta mahpus kadın da hastaneye gidiş gelişlerde yaşatılan eziyet nedeniyle ağır hastalıklarına rağmen hastaneye gitmek dahi istememektedirler.

Yine cezaevlerinde birçok yaşlı kadın hasta bulunmaktadır. Bu yaşlı ve hasta kadın mahpuslarında yaşadıkları çok büyük sorunlar bulunmaktadır.

2024 yılında ofisimize 55 başvuru oldu. Sayısal verilerimizde, açıklamamıza ekli olarak basınla paylaşılmaktadır. Ne yazık ki Türkiye Cumhuriyeti devleti altına imza attığı Uluslararası Sözleşmeler ve kendi iç hukukuna aykırı bir biçimde, kadına yönelik işkence ve cinsel işkence konusundaki uygulamalara devam etmektedir. Ve yine çok önemli bir sorun olarak işkence ve cinsel işkencenin belgelenmesinde bir resmi bilirkişilik kurumu olan Adli Tıp’ın tek delil yapıcı olarak kabul edilmesi de çok büyük bir sorundur.

Bağımsız hekim ve hastanelerin düzenlediği raporların işkence uygulamalarında mutlaka delil olarak kabul edilmesi gerekmektedir.

Kadına yönelik şiddet var gücüyle devam etse de, kadınların kurtuluş mücadeleleri de yükselerek devam etmektedir. Bu konuda umudumuz hiçbir zaman bitmeyecektir. 24.11.2024

                                                                                                                          Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı

Hukuki Yardım Bürosu

2024 BAŞVURUCU İSTATİSTİĞİ

55 BAŞVURUCU

40 KADIN

1 ÇOCUK

14 TRANS KADIN

ETNİSİTE

37 KÜRT

15 TÜRK

3 SIĞINMACI (1 IRAKLI-ARAP, 1 FASLI-ARAP, 1 SUDANLI)

……………

20 DARP

22 CİNSEL TACİZ

12 ÇIPLAK ARAMA

9 SİNKAFLI KÜFÜR

1 TECAVÜZ

9 TIBBİ İŞKENCE

CİNSEL ŞİDDETE KARŞI HUKUKİ YARDIM DERNEĞİ’NİN 5. OLAĞAN GENEL KURUL DUYURUSU

Cinsel Şiddete Karşı Hukuki Yardım Derneği 5. Olağan Genel Kurulu’nu yapmak üzere 29.06.2024 tarihinde saat 10.00-16.000 arası derneğin Kuloğlu Mah. Turnacıbaşı Sok. Fikret Tuner İşhanı No: 39/2 adresinde aşağıdaki gündemle toplanacaktır. Anılan tarihte çoğunluk sağlanamaması halinde ikinci toplantı aynı gündemle 6.07.2024 tarihinde saat 10.00-16.000 arası derneğin Kuloğlu Mah. Turnacıbaşı Sok. Fikret Tuner İşhanı No: 39/2 adresinde yapılacaktır.
Üyelerimize ve kamuoyuna saygıyla duyurulur.

GÜNDEM
1- Açılış ve Saygı Duruşu
2- Divanın Oluşturulması
3- Başkanın Konuşması
4- Konukların Konuşması
5- Yönetim Kurulu Çalışma Raporu, Mali Rapor, Denetleme Kurulu Raporunun Sunumu ve Tartışılması
6- Yönetim Kurulu Çalışma Raporu, Mali Rapor, Denetleme Kurulu Raporunun İbrası
7- Tahmini Bütçenin Sunumu ve İbrası
8- Tüzük Değişikliği
9- Genel Kurulda Alınacak Kararlar
10- Seçimler
11- Kapanış

Cinsel Şiddete Karşı Hukuki Yardım Derneği
Kuloğlu Mah. Turnacıbaşı Sok. Fikret Tuner İşhanı
No: 39/2 Beyoğlu-İstanbul
Tel: 0212 245 45 93
Faks: 0212 245 45 94
E mail: hukukiyardimburosu@gmail.com

Üsküdar Çocuk Şube’de 16 saatlik gözaltı: Psikolojik baskı ve avukatsız sorgu

Annelerine kendi yanlarında küfür edildiğini anlatan iki kız çocuğu “Bize ‘size sadece soru soracağız’ dediler fakat bu bir gözaltıydı. Yaklaşık 16 saat karakolda tutulduk” dedi. İHD Eş Genel Başkanı Keskin, “Çocuğun üstün yararı ilkesi ihlal edildi” dedi. DEM Parti Milletvekili Gergerlioğlu da çocukların Üsküdar Çocuk Şube Müdürlüğü’nde maruz kaldığı uygulamaları İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya sordu

haber için tıklayın

Kadına Yönelik Resmi Şiddet

Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Ofisi olarak 1997 yılından bu yana resmi güçler tarafından cinsel işkenceye maruz kalan kadınlara ve trans kadınlara ücretsiz avukatlık yapmaktayız.

Uzun yıllardır ofisimize çok sayıda kadın ve trans kadın başvurdu. İşkence yöntemleri dönem dönem değişse de işkencenin bir devlet politikası olduğu gerçeği hiçbir zaman değişmedi.

Bu yıl da 8 Mart nedeniyle bir kez daha ofisimize yapılan başvuruları kısaca değerlendirmek istiyoruz.

Son dönemde cinsel işkencenin devlet güçleri tarafından, yaşamın her alanında uygulandığını görmekteyiz. Çalışmaya başladığımız yıllardan bu yana işkencenin bir devlet politikası olması sonucu ve kadınlara yönelik cinsel işkencenin de uygulamada her zaman varlığını koruması durumu hiç değişmedi.

Ancak son birkaç yıldır gözlemlediğimiz şudur ki özellikle sokakta yapılan basın açıklamalarına yönelik polis saldırılarında, cinsel işkencenin çok yoğun olarak uygulanıyor olması. Örneğin, kadınların kendi izinleri olmadan vücutlarının, üzerlerinin aranması en çok başvurulan yöntemlerden biri. Yine özellikle gözaltı araçlarında ters kelepçe takılması, ters kelepçe takılan kadınların uzun saatlerce bekletilmeleri hatta bu bekletme sırasında hiçbir ihtiyaçlarının karşılanmıyor olması, özellikle regl dönemindeki kadınlar açısından bu ihtiyaç karşılanmadan yapılan bekletmelerin, çok önemli sorunlar doğurduğu görülmekte.

Yine çıplak arama tüm yoğunluğu ile maalesef devam etmekte. Örneğin 2023 Aralık ayı içinde Diyarbakır Cezaevinde yaptığımız görüşmede bir süredir kadın mahpus yakınlarının cezaevine gelmek istemediklerini çünkü ince arama adı altında çıplak aramaya maruz tutulduklarını, birçok cezaevinde de bu durumun yaşandığını saptadık.

Yine kadın mahpusların hastaneye, duruşmaya gidiş gelişlerinde benzer ince arama adı altında çıplak aram dayatmasının görüldüğünü tespit ettik. Özellikle geçtiğimiz 15 gün içinde Bakırköy Kadın Cezaevi’nde kadın mahpusların bulundukları koğuşlara erkek gardiyanların ve askerlerin girerek iç çamaşırlarına kadar varan aramalar yapılması da başvurular kapsamında tarafımıza iletildi.

Birçok kadın başvurucudan cinsel saldırıya varan şikayet başvuruları aldık. Ancak bizleri en çok ilgilendiren ve öfkelendiren başvuru, bizlere Şakran Cezaevi’nden yapılan bir başvuruydu. Başvurucu adli mahpus bir kadındı. Kamuoyuna açıklama yapmak istemiyordu. Sadece bize anlattığı bilgilerin bir kısmının kamuoyuyla paylaşılmasını kabul etti. Bu başvuruyla, 6 Şubat 2023 tarihinde Hatay’da yaşanan deprem sırasında cezaevi görevlilerinin, mahpuslara uyguladığı işkenceyi aşan uygulamalardan haberdar olduk. Bize başvuran kadın mahpusun anlattığına göre depremde cezaevi duvarlarının çatlaması yaşanan büyük korku mahpuslarda bir infiale neden olmuştu. Çok korkmuşlardı. Depremin oluşundan bir saat sonra infaz koruma görevlileri koğuşlara geldiler ve erkek, kadın, çocuk tüm mahpusları havalandırma bölümüne çıkardılar. Ancak havalandırma bölümünde, bize başvuran kadın mahpusun yanında yaşananlar, son derece korkunçtu. Kadın mahpus, bir komutanın bir erkek mahpusun kafasına ateş ederek onu vurduğunu ve bunun kadın mahpus tarafından ve cezaevi yönetimi tarafından da görüldüğünü, kadın mahpus ve diğer kadınların bir araca bindirildiklerini bu ring aracında 1 gün boyunca tutulduklarını, hiçbir ihtiyaçlarının karşılanmadığını yemek ve su verilmediğini anlatmıştır. Daha sonra şu anda bulundukları cezaevine sevk edildiklerini ama cezaevinin kapısında de cezaevine girmeden yine ring aracında 2 gün tutulduklarını burada da kendilerinin hiçbir ihtiyacı karşılanmadığını tarafımıza anlatmıştır. Bütün bu anlatılanlar son derece korkunçtur.

Yine trans kadınların da hukuk büromuza yıllardır çok yoğun başvuruları olmaktadır. Trans kadınlar yaşamın tüm alanlarında yolda yürürken dahi devlet şiddetine maruz kalmakta. Sadece dış görüntüleri nedeniyle valilik kararıyla yolları kesilerek kendilerine para cezaları kesilmektedir. Bu son derece ayrımcı bir uygulamadır ve maalesef bazı illerde hala varlığını devam ettirmektedir.

Trans kadınlar açısından yaşanan son örnek kamuoyuna yansıdı. Beyoğlu, Bayram Sokak’ta yaşayan trans kadınların bulunduğu evler mühürlendi ve bu evlerde yaşayan birçok yaşlı ve hasta trans kadın da maalesef ki devlet güçleri tarafından sokağa atıldı.

Kadına yönelik şiddet ve kadına yönelik cinsel işkence bir devlet politikası olarak çok uzun yıllardır varlığını devam ettiriyor. Bu bilinen bir gerçeklik. Bu arada şunu da söylemek gerekir ki Türkiye Cumhuriyeti devleti İstanbul Sözleşmesi’nden imzasını çekmiş olsa da hem kendi iç hukukunda hem de altına imza attığı başta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi olmak üzere birçok sözleşmeyle işkence yapmamayı taahhüt etmiştir.

Kadınlar yaşamın her alanında işte, evde, sokakta, gözaltında, gözaltı araçlarında, cezaevlerinde her yerde şiddete maruz kalıyorlar. Maalesef ki uygulamada gördüğümüz şudur, Türkiye Cumhuriyeti devleti kadına yönelik şiddet konusunda hem kendi iç hukukunu, hem de uluslararası sözleşmeleri ihlal etmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilmiş birçok karar adeta yok sayılmaktadır.

Cinsel işkencenin belgelenmesi hala büyük bir sorun teşkil etmektedir. Savcılar ve mahkemeler maalesef ki sadece Adli Tıp Kurumu’nun raporlarını delil olarak kabul etmektedirler. Oysa Adli Tıp bir resmi bilirkişi kurumudur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Şükran Aydın kararında verdiği bağımsız bir hekimden rapor alınması gerekir kararı hiçbir zaman savcılık ve mahkemeler tarafından ciddiye alınmamıştır bugüne kadar.

Bir 8 Mart’ta daha resmi güçler tarafından kadına yönelik şiddetin en üst boyutlarda devam ettiğini söylemek durumundayız. Bizler Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Ofisi avukatları olarak çalışmalarımızı hiç hız kesmeden devam ettireceğiz.

Yaşasın 8 Mart

Kadına yönelik şiddete hayır!!!

Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze

Karşı Hukuki Yardım Bürosu 

Av. Eren Keskin

Leman Yurtsever

PANEL: İstanbul Sözleşmesi ve Sonrası

İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesinin ardından neler yaşandı ve neler yaşanıyor? Av. Jiyan Tosun yönetiminde Av. Aslı Pasinli, Av. Eren Keskin, Gazeteci Evrim Kepenek ve Feminist Feride Eralp “İstanbul Sözleşmesi ve Sonrasını” konuşacaklar. Panel, Karşı Sanat’ta 24 Aralık 2023 tarihinde 14:00-16:00 arası